12 Kasım 2011 Cumartesi

hmm.

Bak ne diyeceğim sana;
Çalışamamak konusunda kendimi aştığım şu günlerde bir şey farkettim;
Telefonum bir tek; “sınavın nasıldı?” sorusuyla gelen mesajlarla çalıyor, sınavlarımın daha başlamamış olmasına rağmen çevremdekileri bu kadar panikletmeyi başardım. Alkışlar bana geldin. Sağolun, sağolun..
Bir deeee, çalışabilmem için ellerinden geleni yapanlar var tabi;


Kuzenim( <3 ) oturup sakinleşebileyim diye koca bir paket çay yolladı. Çok severim meyve çayını ne yalan söyleyeyimJ -bir ara meyveli çay postu yazayım ben yahu, bayılıııııırım, bayılıııırımmm!-

En yakın arkadaşlarımdan biri, bir umut çalışabileyim diye sevimlimi sevimli bir adet defter almış bana, üzgünüm ama nafile..

Bir diğeri, bu renkli kalemleri aldı bana, bir uni-ball’a bir de pentele bayılırım zaten. Evet garip, farkındayım, kalemler arasında ayrımcılık yapıyorum. Ne var?

Abim, ekonomi hariç sayısal bir derse sahip olmamama rağmen odama tahta getirdi..
Masam çok pis, ve yakında üzerinde kaybolmaktan korkuyorum.  Çıkardığım notlardan birini kaybettim ve hangi cehennemde olduğuna dair en ufak bir fikrim yok..



Pazartesiden itibaren iki hafta sınavlarla boğuşacağım için sinemaya gidemeyecek olmanın haklı hüznünü yaşıyorum. Biri benim için Mert Fırat’ın filmine gitsin, onun mimiklerini taklit etmeyi denerken yanındakinin gülmesine sebep olup yanındakinin yanındakinin sinema keyfinin gözüne parmağını soksun.. öyle işte.. nasıl olsa çalışamayıp yeni post atacağım.
Bir ara sana BTU dersimi anlatayım hatta, bana acı olur mu?

Bir de henüz kim olduğunu çözemediğim bir hayırsever kalem kutuma ağrı kesici bırakmış. O her kimse en çok onu seviyorum.

1 yorum: